Wednesday, November 22, 2017

ÖRÜMCEK AĞI

ÖRÜMCEK AĞI

ÖRÜMCEK AĞI

Bir gün dünyadaki hayatında hep kötülük yapan bir adamı Cehennem kapısında bir melek karşıladı.

Melek adama şöyle seslendi:

"Hayatta iken tek bir gün bile birisine iyilik yaptı isen buraya girmeyeceksin."

Günahkar adam uzun süre düşündükten sonra, bir keresinde ormanda gördüğü örümceği hatırladı.

Balta girmemiş ormanda yürürken önüne bir örümcek ağı çıkmıştı. Adam ağı bozmamak ve örümceği ezmemek için o gün yolunu değiştirmişti. Heyecan içinde o günü meleğe anlattı.

Melek adama gülümsedi ve ardından elini şıklattı. Gökten bir örümcek ağı inmişti. Adam, bu ağa tutunarak cennete girebilecekti.

Adam neşe içinde ağa tırmanırken, cehennemden bazıları da bu ağa tutunarak cennete gitmeye çalıştılar.

Ama adam ağın o kadar çok insanı taşıyamayacağından korkarak onları itmeye başladı. Tam o sırada ağ gerçekten koptu ve diğerleri ile birlikte adam da Cehenneme düştü.

"Yazık" dedi melek, "Bencilliğin, hayatında işlediğin tek iyiyi de kötülüğe döndürdü. O insanlara şefkat gösterebilseydin, ağın herkesi taşıyabileceğini de görecektin".



KIM BILIR





Bir padişah, iki adamı ölüme mahkum etmiş.
Padişahın atını ne kadar sevdiğini bilen mahkumlardan bir tanesi, " Hayatını bağışlarsa bir yıl içinde ata uçmayı öğretebileceğini " söylemiş..
Kendini dünyadaki tek uçan ata binerken hayal eden Padişah bunu kabul etmiş..

Diğer mahkum inanmayan gözlerle arkadaşına bakmış ve :
" Atların uçamadığını biliyorsun.. Nasıl olup da böyle delice bir fikirle çıkabildin ortaya ?
Yalnızca kaçınılmazı geciktiriyorsun o kadar.. "

" Pek değil " demiş birinci mahkum..
" Kendime dört özgürlük şansı veriyorum.. "

Birincisi : Sultan bu yıl ölebilir..
İkincisi : Ben ölebilirim..
Üçüncüsü : At ölebilir..
Dördüncüsü : " Belki ata uçmayı öğretebilirim... "


Umudunuzu hiç kaybetmemeniz dileğiyle...
Nazan Saatci february 2016

20 Yıl Önce Ölen Baba Vanga'nın Kehanetleri Bir Bir Tutuyor

20 Yıl Önce Ölen Baba Vanga'nın Kehanetleri Bir Bir Tutuyor

 16 yaşındayken yıldırım çarpması sonucu görme yeteneğini kaybeden Baba Vanga'nın hayattayken gelecekle ilgili öngörüde bulunduğu kehanetler bir bir çıkıyor. O bir kahin... Bulgaristan'ın bir köyünde yaşayıp orada öldü. Gerçek adı Vangeliya Pandeva olan Baba Vanga, 31 Ocak 1911'de bugün Makedonya topraklarında bulunan Strumitza köyünde dünyaya geldi.

16 YAŞINDA GÖRME YETENEĞİNİ KAYBETTİ 16 yaşındayken bir fırtına sırasında yıldırım çarpması sonucu görme yeteneğini kaybeden Baba Vanga, bu tarihten sonra Orta Çağ'ın ünlü kahini Nostradamus gibi, sonradan gerçek olan kehanetlerde bulunarak, uluslararası üne kavuştu. Hayattayken kehanetleri Bulgar hükümeti tarafından kaleme alınarak saklanan Baba Vanga'nın söylediklerinin büyük bölümü doğru çıktı.

OBAMA'NIN BAŞKAN OLACAĞINI BİLDİ İkinci Dünya Savaşı'nın sonucundan Gandi'nin ölümüne, 11 Eylül saldırılarından Obama'nın ABD Başkanı olacağına kadar pek çok kehanette bulundu. Baba Vanga, Bulgaristan'da 1989 yılında devrilen eski komünist diktatör Todor Jivkov dahil çok sayıda devlet adamını kehanetleri ile etkiledi.

HİTLER TARAFINDAN BİZZAT ZİYARET EDİLDİ İkinci dünya savaşı sırasında Nazi lideri Adolf Hitler tarafından bizzat ziyaret edilen, Rus gizli servisi KGB'nin bile tavsiyeler aldığı Baba Vanga, 1996 yılında 84 yaşında hayata veda etti. Vangelia Gushterova ya da kısaca Vanga Sovyetler'in çöküşünü bildi. Prenses Diana'nın ölümünü de.. Önümüzdeki yıllar için öngördükleri ise oldukça ilginç.

 İşte Baba Vanga'nın 2015 sonrası için kehanetleri... -

 2015 ­Savaş yüzünden Kuzey Yarımküre'de oluşan radyoaktif kalıntılar, hayvan ve bitkilerin yok olmasına neden olacak. Nükleer savaştan canlı çıkan Avrupalılar ise Müslümanlar tarafından başlatılacak kimyasal saldırıyla karşı karşıya kalacaklar. -
2018­ Dünyanın yeni süper gücü Çin Cumhuriyeti olacak. Sömürenler sömürge haline gelecek. -
2023 ­Yerkürenin yörüngesinde belli belirsiz bir değişiklik yaşanacak. - 2026 ­Avrupa'nın nüfusu tükenme noktasına gelecek. -
2028 ­Yeni bir enerji çeşidi geliştirilecek (büyük olasılıkla kontrol altına alınmış termonükleer reaksiyon). Yavaş yavaş açlığın önüne geçilecek. İçinde insan bulunan bir uzay gemisi Venüs'e yollanacak. -
2033­ Kutuptaki buzullar eridikçe yerkürenin su seviyesi artacak. -
2043 ­Dünya ekonomisi çok iyi durumda olacak. Müslümanlar Avrupa'nın hâkimi olacak. -
2046 ­Tüm vücut organları yeniden üretilip çoğaltılabilecek. Hastalanan organın yerine yenisinin konması en çok kullanılan ve en basit tedavi yöntemi olacak. -
 2076 ­Sınıfsız bir toplum düzeni sunan Komünizm tüm dünyaya hâkim olacak. -
 2088 ­İnsanların saniyeler için yaşlanmasına sebep olan yeni bir hastalık türeyecek. -
 2111 ­İnsanlar, androide benzer yaşayan robotlara dönüşecek.


RUMİ’ NİN IŞIĞINDA…

4 Şubat 2012, 23:01



 Gözlerimden süzülen yaşları durduramıyorum. Türbesinin önü kalabalık, yakın olmak için adeta yarışıyorlar. Ben geride duruyorum, ona uzaktan bakıyorum. Enerjisini hissediyorum önce, sonra onu görüyorum. Hz. Mevlana orada. Eger görmek isterseniz gönül gözünüzü kullanın, görürsünüz.

“Çok çağırdın ama affet, anca gelebildim” dedim.
Gülümsedi. Ve o an gül yaprakları serpildi etrafa ve güllerin kokusu yayıldı.
“ Sen kendini çağırdın”dedi. “Geç değilsin, vakti şimdidir belki, hazırmısın?.”
“Hazırmıyım bilmiyorum” dedim.
“Yolun çok ama bir yerden başlamalı insan değil mi?”
“Haklısınız.  Başarabilecek miyim?”
“Buradasın ya “ dedi.”Bir nedeni olmalı. Sen bileceksin.”
“Evet, biliyorum” dedim.” Inanıyorum da.”
Tekrar gülümsedi.
“Ağlamaktan imtina etme” dedi. “Gözyaşları köprü olur bizlere”.
“Istesemde durduramıyorum’ dedim. ‘Burada size bu kadar yakın olabileceğimi bilemezdim. Neredeymişim daha önceleri? “
‘Kendine kızma aksine…’
‘Haklısınız dedim. İçim içime sığmıyor. Sizinle konuşmak, böyle birşey olur mu?’
‘Neler olmaz ki’ dedi. ‘Artık biliyor olmalısın,’
‘Evet’ dedim…’mucizeler…dünya aslında çok güzel.’
‘Dünya mi? Evren mi güzel olan..yoksa yurek mi?’
‘Haklısınız, yüreğimizle güzel bakınca güzel görürüz. Ne demiştiniz siz; Dünyayı görmek icin gerçek göze ihtiyaç vardır.”
O an yanımdaki adama gözüm takıldı. Türbeye doğru secde ediyordu. Yanlış bu. Olmaz ki, doğru değil diye düşündüm ki kaşlarını çattı. ‘Eleştirme’ dedi. ‘Bırak herkes ruhunu özgür kılsın. Oda bilir, şükür secdesi bu. Belki yönünü karıştırmıştır, belkide yönü doğrudur, niyete bakalım.’
‘Tüh’ dedim, ‘ne çok hata yapıyoruz, düşüncelere gem vurmak zor.’
‘Gem vurma sende, sadece yönlendir..doğru ve güzele…’
‘Haklısınız’ dedim. ‘Hep yanımda olsanız, daha iyi öğrenirim ama yoksunuz.’
‘Yanlış’ dedi. ‘Yok muyum, emin misin?
‘Varsınız dedim gözlerimden yaşlar boşanırken. Aslında hep varsınız, hep benimlesiniz, ne aptalım.’
‘Hatırla’ dedi, ‘nefsini köreltirken, egonu yenerken, doğruluk sınavlarından geçerken, hep ben vardım yanında.’
‘Çok şükür Rabbim’e dedim, iyiki varsınız, bütün gönül dostları..iyiki varsınız.’
Göz yaşlarım sel oldu. Durduramıyorum.
Birden gözüm kalabalıktaki bir kişiye takıldı. Derin bir meditasyonda, ellerini önden bağlamış, saygı içinde. Ya kuzey ülkelerinden yada Amerika’lı, kumral, salkalları var.
‘Sizi görüyor gibi’ dedim.
‘Görür’ dedi.
‘Amerika’lı mı?’
‘Evet Adı İbrahim. O bana hep hizmet için gelir.’
İbrahim geri geri yürüyerek uzaklaşıyor türbeden. Arkasını dönmüyor. O adabı biliyor, derin bir saygı ve huşu içinde. Önümden cep telefonuyla konuşarak geçen kadını eleştirmeye korkuyorum. Neme lazim belki yine kızar. Döndüm baktım  ama artık yoktu.
 Hoşgörünün bu engin denizinde yüzmüş, sevginin doruklarına ulaşmış kutsal insanın mekanından ayrılırken içime bir huzur çöktü. Yine kavuşurmuyuz acaba? Ben sizi hep özleyeceğim, siz benim de ışığımsınız. dedim. Biliyorum o beni duyuyor.

Şeb-i Aruz, Aralık  2011
Konya / Nazan Saatçi

Ve Rumi’nin işiğinda:

DOSTLAR, İNCE YAŞAMALIYIM BEN YİNE…

Ne zamandır kavgam vardı Benliğimle,
İntikamı kalbinden hançerlemiştim.
Nefreti yüreğimden çoktan göndermiştim.
İnadım ile dostça vedalaşmıştık.
Kıskançlıkla işim hiç olmaz, onunla dost ayrılmıştık.
Hırsı yenmiştim tavlada..bir daha da gelmemiş.
Kibir’i vurdum ayaklarından, dönmeyi düşünmemiş.
Gurura yenilmiştim ama bir daha dalaşmadık
Ve gecen hafta nihayet Öfkem ile savaştık
Ama böylesi Sevgi ile daha yeni karşılaştık.
Dedim ya uzun kavgalarım vardı benim, upuzun,
Tam ben kazandım derken…
Yüklerimi atmış hafiflemişken,
Egomu yenmiş…sadece O’na yönelmişken
Ah be Sevgi, böylesi çok, nerden çıktın karşıma
İşim zor, anladım ki olmuyor sensizde,
İnsan bu, sevmeyi de seviyor, sevilmeyi de.
Şımarmadan, yenilmeden benliğime,
Dostlar ince yaşamalıyım ben yine, çok ince.

Nazan Saatçi
Nisan 2011/ U.S.A