Saturday, September 22, 2012

ZIREVAN’A ÖĞÜTLER….

ZIREVAN’A ÖĞÜTLER….

23 Eylül 2012, 07:46:21:
Ah be Zirevan, ortalığı karıştırdın gittin…

Zirevan benim Facebook sayfamdaki belkide yüzlerce Kürt çocuğundan biriydi. Bir gün Atatürk’ün “Ne mutlu Türküm diyene” sözlerinin yer aldığı yazıyı duvarımda gördü  “Sende mi abla, ben seni böyle bilmezdim “ yazdı altına ve çıkıp gitti  hesabımdan…

Zirevan belli ki dünyaya cok sınırlı bakiyordu, bilgisi azdı, yaşı küçük sayılabilirdi.  Ne Atatürk’ü  hakkıyla biliyordu, ne Türk, ne de Kürt tarihini. Ama belliki bir terror yanlısı  tanımıştı hayatında. Ve yine  eminim ki etkisindede kalmıştı o kişinin. Belki ağabey dediği komşusunun oğluydu o kişi yada abla dediği akraba kızı, kimbilir. Zirevan’a o gun herkes cok kızdı, haklıydılarda. Ben yinede ona kızmamaya çalıştım. Keşke  konuşabilseydik çocuk seninle, keske anlayabilseydin gerçekleri.

Sevgili Zirevan,

Sana insanlar saygı duysunlar istersin değil mi? O zaman sende onlara saygı duyacaksın. 

Seni sevsinler istersin herhalde ama sende sevmesini bileceksin.

Seni anlasınlar istersen, sende onları  anlamaya çalışacaksın.

Soru sordun, abla dedin  madem, kalıp sonuna kadar cevabını da  dinleyeceksin.

En önemlisi de hayatta yapman gereken şeyler. Eğitim alacaksın, ciddi yayınlar okuyup ufkunu açacaksın öyle ki  seni kendi çıkarları için kullanmak isteyen  çıkarçılara yol vermeyeceksin.

Dışardan görünen olayın ne olduguna hemen karar vermeden once araştırma yapıp her taraftan nasıl göründüğüne de bakacaksın. Adil olup kafanda dürüstçe yargılayacaksın.

Anneni, babanı, arkadaşlarını sevmesini başarabildiysen sevgi çemberini dahada genişletebilirsin. Yüreğini açacak, bu dünya üzerindeki her canlıyı kucaklayacaksın.

Dostunu düşmanını iyi tanıyacaksın. Türkiye  senin ülken, ülkene dört elle sarılacaksın. Onu bölmek isteyenlere önce sen mani olacaksın. 

Ön yargılı olmayacaksın, durup düşünüp  anlamaya çalışacaksın. Unutma ki sende yanlış anlaşılabilirsin. Ne zordur yanlış anlaşılmak, kendini ifade edememek.

Çok  dikkatli olacaksın. Kırılmak istemiyorsan, kırmayacaksın. 
Kurallar basittir aslında. Önce iğneyi kendine, sonra çuvaldızı başkasına batır derler ya,  kendine yapılmasını istemediğini başkasına yapmayacaksın.

Hele günaha hiç girmeyeceksin. Bu canı insana Rab’bimiz verdi, almak kimin haddine. Kanlı emellere asla alet olmayacaksın.

Tarihini çok iyi öğreneceksin. Tarihini bilmeyen bir nesil, engellenemeyen  sel suyu gibidir, akıp giderken önündekileri de yıkar, yok eder. Bilgisiz insan en büyük zararı yine kendine verir. Sen bilgileri yoğurup yaşadığın bu ülkenin refah seviyesini arttırmak için kullanacaksın.

Hayat zor aslında. Hayat, ben bunu beğenmedim deyip kaçmak değildir. Haklılığına inanıyorsan  kalıp sonuna kadar savaşacaksın. Ama körü körüne ısrar etmek de cahil işidir, haksızsan kabul edip ufkunu açacaksın. 
Doğrulara da  şapka çıkaracaksın.

Sen, planlanmis  baskı düzenlerine kafa kaldıracak, derebeylik rejimine geçit  vermeyeceksin. Terörle yetim kalmis bebelerin ahını almayacak, bu çıkarcı, sinsi, gözü dönmüş hain  gruplara aracı olmayacaksın.

Yiğidin hakkini yiğide vereceksin. Tarihini okursan bu ülkenin kurucusu ulu önder Atatürk’e değil saygı, sevgi de duyacaksın. Bazı liderler vardır, Atamız gibi, onların önünde önce sen eğileceksin.

Bir çuval pirinçte taşda olacak kumda. Taşlar bir gün ayıklanır sen pirinç  olmayı dene. Köstek olma, destek ol, yararlı ol.


Huzuru sakın iki kuruşa değişme. Satılık olma. Katilin, bozguncunun, hesapçının yanında olma. Rant peşinde koşup insan hayatını hiçe sayan gözü dönmüş canilerin yaninda olmak sana yarar getirmez, her türlü terörün kimseye faydasi dokunmamıştır. 

Mustafa Kemal gencecik bir çocuktu. Ülkesinin düşmanlarla çevrilmesini hazmedemedi ve bir gün yaşı bile tutmadan  gönüllü gittiği bu mücadelede  kurtuluş hareketi başlattı. Dört bir tarafdan sarılmıştık. Bir taraftan halk omuz omuza verip ülkesini  düşmanlardan kurtarmaya çalışırken, bir kısım Kürtler  ayaklandılar. Dediler ki”Vakit bu vakittir, hazır savas var, herkes toprak peşinde, bizde kendi ülkemizi kuralım.”  Bu isyancılara sadece bazı Kürtler katıldı onlarda sonunda cezalandırıldılar.  

Bir zamanların isyanıyla bu günün terörü arasında çok bir fark yok aslında. Karışıklık yapmak ve bundan çıkar yaratmak. Olayları iyi sentez etmek, oyunlara gelmemek lazım. Bugün içinde oturduğumuz toprakları, işte biz bu lidere borcluyuz. Atatürk, Kürt halkını da Türk şemsiyesi altına toplamış, ülkeyi  parçalanmaktan korumuş, dünyamızda yaşamış nadir bir lider ve ne yazık ki senin o beğenmediğin “Ne mutlu Türküm diyene” sözü de onun o meşhur  hitabetinden.

Sizler Kürt kökenli ama  Türkiye Cumhuriyeti vatandaşısınız, Türkiye sınırları içinde Türk çocuklarının sahip olduğu aynı haklara sahipsiniz, siz seçme ve seçilme hakkına sahipsiniz. Bu hakları, sana kucağını açmış bu ülkeyi arkadan vurmak için kullanma. Kullananların yanında olma. Sen bu hakkını, yörenin refah seviyesini  geliştirmek için kullan. Gizli hesapların peşine düşme, hayatta hiçbir şey gizli kalmaz, hatalı olan er geç cezasını çeker. Kişi çekmese ailesi çeker, ilahi adalet vardır, bu gerçeyi göz ardı etme. 

Türk’ü, Kürt’ü yok bunun, hepimiz tek bir parçayız. Bu ülkenin en çok sevilen sanatçılarının çoğu Kürt asıllıdır. Kürt asıllı olmaları, onlara olan sevgimizi hiçbir zaman değiştirmemiştir. Kardeşlik hissini öldürme, yüreğindeki saf sevgiyi öldürme, kardeşini öldürme,  canilerin esiri olma, dönüşü olmayan yollara girme. Her türlü hakkın olduğu bir ülkede kendini haksız duruma düşürme.

Dilini koruyabilirsin tabi ama Türkçe’yi ögren. Kültürünü, töreni koru ama insan hayatını hiçe sayan töreleri destekleme. Hayata saygı duy, insana saygı duy, kadına saygı duy. Başka hesaplar peşinden koşma. Mert ol, yiğit ol, dürüst ol, merhametli ol. Unutma içinde yaşadığın bu güzel ülkenin huzuru ve düzeni senin de elinde.

Hayatlarının baharında kalleşce öldürülüyorlar, arkalarında gözü yaşlı analar, babalar, eşler, çocuklar, kardeşler, sevgililer bırakıyorlar. Yerlerinde olmak ister misin? O ateşin senide yakmasını ister misin? Hayatını kaybeden her şehit seninde bir parçan. Parçana sahip çık, orduna, askerine, polisine, jandarmana sahip çık.

Işin zor çocuk, şaşırtacaklar seni. Ermedi mi aklın, anlayamadın mı, artık dogruyu seçemiyor musun? Orada dur ve doğruyu hisset, kalbinin sesini dinle. Sadece yüreğinde sevgi taşıyan  insan gibi insan olsan yeter. En büyük değer önce insan olabilmektir. Bütün zorluklara rağmen, çevrenden gelebilecek bütün kötülüklere rağmen, Türk milleti nelerin üstesinden gelmiştir, eminim  sende başaracaksın.

Nazan Saatçi

Eylül 2012 / U.S.A