Saturday, August 4, 2012

‘BEN ATATÜRK’DE HER TÜRK’Ü, HER TÜRK’DE ATATÜRK’Ü GÖRDÜM.’ by Nazan Saatci on November 11, 2011

‘BEN ATATÜRK’DE HER TÜRK’Ü, HER TÜRK’DE ATATÜRK’Ü GÖRDÜM.’

by Nazan Saatci on November 11, 2011

Mustafa Kemal Atatürk dedi ki:

‘Biliyorsuniz ki samimiyetin lisani yoktur. O gözlerden ve alinlardan anlasilabilir. Iste size anlimi ve gözlerimi tevcih ediyorum. Bakiniz, görünüz. Oradan anlayacaksiniz ki, kalbim çok siddetli bir muhabbetle çarpmaktadir.’ O sevgi doluydu.

‘Kunduracilar sergisinde gördügüm her türü ayakkabilar sanatkarlarimizin çok ilerlemis olduklarini ispat eden eserlerdir.Vatandaslara yerli ayakkabilara ragbet etmelerini tavsiye ederim.Yerli ayakkabilarini hariçten gelmis gibi göstererek fazla satis yapmak hevesine düsenler bulundugunu söyleyenler oldu. Eger bu dogru ise teessüfe sayandir.’ Dürüsttü.

‘Milletin baskani olan kisinin halka dogruyu söylemesi ve halki aldatmamasi, halki genel durumdan haberdar etmesi son derece önemlidir.’ Sözlerinde samimiydi.

‘Ünlü uzman hekim Dr. Fisenje sigarayi azaltmasi gerektigini söyledikten sonra sordu:
Kaç paket içiyorsunuz Ekselans?
Alti paket.
Çok fazla hiç olmazsa bir iki pakete indirin.
Doktor, zaten bir iki paket içiyorum. Bundan böyle bu miktari müsadenizle içmis olacagim.’
Espriliydi.

‘Kültür, okumak, anlamak, görebilmek, görebildiginden mana çikarmak, düsünmek, zekayi terbiye etmektir.’ Zekiydi.

‘Ilim ve fen nerede ise, oradan alacagiz ve milletin her ferdinin kafasina koyacagiz.’ Bilgiyi kendine rehber olarak seçti.

‘Büyük Taarruz zaferle bittikten sonraydi. Teslim olan düsman baskomutani’ni ona götürdüler. Bitik görünen esir generali teselli etti:
Harp talihidir, dedi, müteessir olmayin.Buyrun, oturun dinlenin. Ne emredersiniz?
Maglup general aç oldugunu söyledi.
Yemek yiyecegiz efendim, ondan evvel bir kahve mi, yoksa bir içki mi istersiniz?
Alçak gönüllüydü. Biraz çok tesekkür edilse sikilir sözü degistirirdi.

‘Uzman olmadigim için bu konu üzerinde çok fazla sey söylemeyecegim.’ Herseye ragmen kendini bildi.

‘Cephede ates altinda dolasiyordu. Etrafinda yüzlerce insan ölüyor, o sarapnel yagmuru altinda, üstü basi toz içinde dimdik ayakta duruyordu. Vurulmasi an meselesiydi. Yanindakiler sipere girmesi için yalvarmaya baslamisti. Hayir diye ititaz ediyordu. Sipere gizlenecek olursam arkadaslarima kötü misal olurum. Sigarasini yakmis, hiçbir sey yokmusçasina gayet sakin konusuyordu.’ Cesurdu.

‘Surasi benim yatak odamdir. Sabahleyin kalkinca yesillik görmek isterim. Bunun için buraya çamlar diktiriniz.’ Çevreciydi.

‘Bu tiyatroyu (Aspendos) restore ediniz ama kapisina kilit vurmayiniz. Burada temsiller veriniz, güresler düzenleyiniz.’ Kültür ve sanat asigiydi.

‘Vatani, milli meselelerde yürürken, fikir ve fiili noksanlarimizi görüp dostça ihtar edenlerden memnun ve mütesekkür kaliriz.’ Elestiri ve görüslere açikti.

‘Verdiginiz emrin yapilmasindan emin olmak istiyorsaniz, ta en son gerçeklesme ucuna kadar kendiniz onun basinda bulunmalisiniz.’ Hastaliginin son döneminde Ankara’ya gitmek için israr ediyordu. Bütün doktorlarin karsi çikmasina ragmen. Bir an önce beni Ankara’ya gönderin, yapacak önemli isler var. Diyordu. Çaliskandi. Sonuna kadar takipçiydi.

‘Daha düsünmeliyim; her seyi düsünmeden hareket edersem hata ederim.’ Karar adamiydi.

‘O gece tasarladiklarimizi Hak’kin inayeti ile tam olarak düsündügümüz gibi noktasi noktasina tatbik etmek kolaylikla mümkün oldu.’ Inançliydi, Rabb’inden yardim aldiginin farkindaydi.

‘Doktor Asim anlatiyor; Atatürk’ü istasyonda gördüm. Burnu kanamisti. Hastaliginin basit olmadigini bildigim için ertesi gün ona iki yabanci uzman tavsiye edip Türkiye’ye davet etmeyi önerdim. Kaslarini hafifçe çatti.Biraz düsündü. Ortalikta Hatay meselesi var.Hastaligim disarda duyulursa iyi olmaz. Sen Nesat Ömer ile konus.Burada zaten tip kongresi yapiliyor.Gelip bir muayene etsinler. Bakalim onlar ne diyecek? Sonra düsünürüz.’dedi. Fedakardi.

‘Biz elimizdeki gücü iyi kullanmazsak, dis kuvvetlerin de bize deger vermiyeceklerini bir hatirlatma olarak bilginize sunariz.’ Gerçekçiydi.

‘Enver Pasa bir gün Mustafa Kemal’e sordu:
Ne istiyorsunuz Kemal?
Cevap acik ve netti,
Büyük kuvvetlere kumanda etmek istiyorum.’
Hayalleri büyüktü.

‘Bir millette, özellikle bir milletin isbasinda bulunan yöneticilerinde, sahsi istek ve çikar duygusu, vatanin yüce görevlerinin gerektirdigi duygulardan daha üstün olursa, memleketin yikilip kaybolmasi kaçinilmaz bir sondur.’ Güvenilirdi.

‘Ben hayatimin hiçbir aninda karamsarlik nedir, tanimadim.’ Her sartta iyimser kalmayi basardi.

‘ Kiliç Ali antatiyor:
En büyük zaferlerde bile imzali emirlerine rastlanmadi. Yaz gönder! Der,geçip giderdi. Birgün arkadaslarindan biri sordu; Emirlerinizi imzalamiyorsunuz, bazilari zaferleri kendilerine mal edebilirler. Atatürk gülerek cevap verdi;
Olsun. Icap ederse ben ayni seyleri baska bir zaman bir daha yapabilirim. Onlar beceremezler.’
Kendinden hep emin oldu.

‘Yorgunluk denilen sey mevcut degildir.’
Dayanikliydi.

‘ Basarisinin nedenini soran yabanci bir tarih yazarina durur, durur dinlerim diye cevap vermisti. Ben herhangi bir ise giristigim zaman karsimdakinin ne yapabilecegini ve en kötü ihtimalleri düsünürüm. Ona göre tedbirlerimi alarak hareket ederim.’ Bütün ihtimal hesaplarini yapti.

‘Claude Farrere’nin Bu yaptiklarinizi mantik disi ve çilginlik olarak yorumlayanlar var sözüne; Ben hesabimi mucizeye degil, gerçeklere ve rakamlara dayanarak yaptim cevabini vermis saatlerce kanitlar göstermisti.’ O bir hesap adamiydi.

‘Ulusal duygu ve dil arasindaki bag çok kuvvetlidir. Dilin ulusal ve zengin olmasi, ulusal duygunun gelismesinde baslica etkendir.Ülkesini, yüksek istiklalini korumasini bilen Türk Ulusu, dilini de yabanci dillerin boyundurugundan kurtarmalidir.’ Dilimize önem verdi. Mükemmel bir konusmaci ve yazardi.

‘Köylü Atatürk’e hakaretten sanikti. Milletvekili durumu anlayip ona izah etti: Gazete kagidi ile sardigi sigarayi yakarken kagit tutusmus ve size küfretmis. Atatürk sordu: Siz hiç gazete kagidi ile sigara içtiniz mi? Hayir. Ben Trablus’tayken içmistim, bilirim. Pek berbat sey. Köylü bana az küfretmis. Siz bunun için onu mahkemeye vereceginize, ona insan gibi sigara içmeyi saglayiniz.’ Toleransliydi.

‘Bir ordunun kiymeti, subaylarinin ve kumanda heyetinin kiymeti ile ölçülür. Izmir zaferi sonrasi trenle Ankara’ya dönülüyordu. Sabahleyin giyinik degilim deyip kompartimaninin kapisini hemen açamadigi yakin arkadasina durumunu söyle izah etti. Uyuyamadim, battaniyeye yastik koymamislar. Koluma dayandim, agardi. Ceketimi yastik yapayim dedim, üsüdüm. Uyuyamadim, kalktim. Peki ama efendim neden haber vermediniz? Gülümsedi. Hepside benim kadar uykusuzdurlar. Rahatsiz etmek istemedim.’ Insana deger verirdi.

‘Kisa zamanda yapilmasini istedigi bir isi bir Bakandan istemisti. Efendim, vakit çok az, cevabini alinca, söyle cevap verdi: Efendi, sen ne söylüyorsun? Biz yirmi günde opera yazmis, bestelemis ve oynamis bir milletin içindeyiz.Elverir ki kisi davasina inansin!’ Zamana önem verdi.

O insan sarrafi, bilgi asigiydi. Herkezi dinledi. Bütün fikir, görüs ve tecrübeiere açik oldu. Ikna edici ve öncüydü. Örgütleme ve karar yetenegi muhtesemdi. Ömrü boyunca mükemmelligi sevdi.

‘Kurtulus savasi’na baslandigi sirada Atatürk’e sordular.
Nasil mümkün olur? Ordu yok!
Yapilir!
Iyi ama bunun için para lazim ...O da yok?
Bulunur!
Diyelim ki bulduk, düsmanlarimiz hem büyük, hem de çok!
Olsun, yenilir!..

O hem kendine, hem Türk halkina inandi.

Iste biz bu Ata’nin evlatlariyiz.

‘Ben Atatürk’ de her Türk’ü, her Türk’de Atatürk’ü gördüm.’
Nazan Saatci

Ruhun sad olsun Atam,
Ruhlariniz sad olsun bu topraklar için kaybettigimiz bütün sehitlerimiz.

Sevgiler saygilar bütün dostlara...

Nazan Saatçi
U.S.A Kasim 2011

Dip not: Alinti kisimlar Mustafa Kemal Atatürk’ün Liderlik Sirlari kitabindandir. Tavsiye ederim. Yazari Adnan Nur Baykal.

No comments:

Post a Comment