Saturday, August 4, 2012

MARILYN MONROE GERÇEGI by Nazan Saatci on May 23, 2012 AYNANIN ARKA YÜZÜ ve MARILYN MONROE GERÇEGI…

MARILYN MONROE GERÇEGI

by Nazan Saatci on May 23, 2012


AYNANIN ARKA YÜZÜ ve MARILYN MONROE GERÇEGI…

Ne zaman onun hakkinda düsünmek istesem içimi bir hüzün kaplar. Bütün muhtesemligine, o dayanilmaz seksi görüntüsüne ragmen kendisi gibi olamayanlarin lanetine ugramis, bu sebepten belkide zekasinin yok edildigi, sadece sarisin aptal imajinin üzerine yapistirildigi, o yalniz ruhuna bir dost, bir arkadas bulamamis, ürkek, kendine bir türlü güvenemeyen halbuki yarattigi aurasi, ruhundaki saflik ve çocuklukla milyonlari etkisi altina almis o çok özel yildiz…

Hep hayalindeki sevginin pesinde kosmus ama hiç yakalayamamis, mutsuzlugun en derinine düsmüs, narin omuzlarindaki o çok agir seksi kadin imajinin altinda ezilmis, seks objesi olmaktan hiç bir zaman kurtulamamis, delici bakislarin altinda yok edilmis, hemde cok erken yok edilmis özel bir kadin…

Hollywood’un elbirligi ile önce yaratip sonra acimasizca harcadigi ama gerçekte hiç bir zaman yok edemedigi bir efsane...Norma Jeane Mortenson Baker, Marilyn Monroe nam-i diger Sarisin Bomba.

Norma Jeane hayata 2 -0 yenik baslayanlardandi. 1 Haziran 1926 da Los Angeles’da dogdu. Babasi yoktu, annesi akil hastasiydi. Iki yasindan itibaren yetimhanelerde bakici ailelerin yaninda büyüdu. Bir taraftan asiri dini baski..diger tarafta cinsel taciz. “Küçük kizlariniza güzel olduklarini söylemeyi ihmal etmeyin, güzel olmasalar bile “ demisti bir konusmasinda. Çünkü bu ona çocuklugunda hiç söylenmemisti. Gençlik yillari parasizlik ve sikinti içinde yalniz geçti. Ilk evliligini polis memuru olan James Dougherty ile 16 yasinda yapti ve bu evlilik sadece 5 yil sürdü.

Norma Jeane elindeki tek silahinin güzelligi oldugunu farkettiginde manken olarak çalismaya baslamisti, artik az da olsa para kazanabiliyordu. Yari çiplak yapilan studyo çalismalari takvimleri süsledi ve onu Hollywood’a yönlendirdi. Irili ufakli rollerde oynuyor daha iyi kazaniyordu. Çok sürmedi, saf çocuksu ruhu resimlere, oradan beyaz perdeye ve insanlara yansimaya basladi. Studyolar onunla uzun süreli anlasmalar yaptilar, oyunculugunu gelistirsin diye kurslara yolladilar ve ismini degistirdiler. Onu devrin seks bombasi olarak hazirladilar. Artik Marilyn Monroe’ydu. Dudaklarini kullanmasini, sesini ayarlamasini ve yürüyüsüyle erkeklerin içini titretmesini ögrenmisti. Filmleri gise rekorlari kiriyor, ödüller aliyor, posterleri dünyanin her ucunda duvarlari süslüyordu. Gentlemen Prefer Blondes, How to Marry a Millionaire, There Is No Business Like Show Business, The seven Year Itch, Some Like It Hot, unutulamayan filmlerinden sadece birkaçiydi.

Erkeklerin tek hayali oldu Marilyn Monroe ama bütün bunlar sanatçiya mutluluk getirmedi. Imaji yüzünden kendisini gerçekten sevecek birisini bulamadi. Yaptigi bir röportajinda ”Melek degilim ama kötü biriside degilim, günahlarim vardir ama seytan degilim. Ben sadece bu koca dünyada kendisini gerçekten sevecek birini arayan küçük bir kizim.” demisti. Iki kez daha evlendi. Birisi ayni sene evlenip ayrildigi dönemin meshur beyzbol oyuncusu Joe Dimaggio, digeri de dört sene süren meshur oyun yazari, senarist Arthur Miller.

19 Mayis 1962 de, Monroe son nefes kesen showunu Madison Square Garden da baskan John F. Kennedy’e Happy Birthday Mr. President, “Dogum gunun kutlu olsun” sarkisini okuyarak yapti. O gece seksi yildiz sesi ve muhtesem görüntüsüyle bir kez daha gönüllere kazindi.

Geçmisimizde sevgisizlik varsa bunun düzelmesi o kadar da kolay olmaz. Nitekim ailesinde manik deprasyon, sizofren ve intiharlar vardi güzel sanatçinin. Psikolojisi her geçen gün kötüye gitti ve son kocasi Arthur Miller’dan da bosandi. “Çok ugrastim ama elimden birsey gelmiyordu.” diye anlatti Miller bir röportajinda. Belki bir bebek kurtaracakti güzel yildizi ama oda olmadi, dis gebelik haberini alinca iyice yikildi. Aldigi psikolojik yardimlar fayda vermiyordu. Nihayet bir gün uyku ve sinir ilaçlari ile içiçe geçen düzensiz yasantisina ve aldigi ilaçlara yenik düstü. Hiç gerçek sevgiyi yasayamadan, hep arayarak, belkide önüne çikan gerçek sevgileri hiç bir zaman göremeden aldigi ilaçlardan zehirlendi ve cansiz vücudu bulundu yataginda.Tarihler 5 Agustos 1962 yi gösteriyordu. Yaklasik 30 filme imza atmisti ve sadece 36 yasindaydi.

Marliyn Monroe'nun son dönemini inceliyenler onun ne kadar yolunu kaybettigini, nasil bir kasvete düstügünü hissederler. Sanirim onu her andigimda içimi kaplayan bu hüzün ondandir. Kimselere yakismayan, kalabalikta bile yanliz olan, hep arayan ve bütün savaslarina ragmen sonunda kaybeden kadin yada erkek ama hep çocukluklarinda kalmis, o çocuk ruhu ile yasamis bu kisilerin hayat hikayeleri beni hep hüzünlendirmistir. Yine bir kaç sözünü hatirlayalim.

“Ne yazik ki basari size nefret içinde bakmalarinida beraberinde getiriyor.Keske basariyi o nefret dolu bakislar olmadan da yasayabilsek.”

“Beni köpekler hiç isirmadi sadece insanlar.”

“Bazi insanlar hiç nazik degiller. Oyunculugumu ilerletmek istiyorum dedigimde vücuduma bakiyorlar. Sanatimi gelistirmek istiyorum dedigimde gülüyorlar.Her ne yapsam isimde ciddi olmami istemiyorlar.”

“Söylenen herseyi yaptim bana tacizden baska birsey getirmedi.Büyük kalçalarim ,büyük gögüslerim varmis..sanki çok önemliymis gibi…”

“Hollywood öyle bir yerki bir öpücüge 50 bin dolar ödemek isterler ama ruhunuza bir kurus biçmezler. Ben 50 bin dollari istemedim, O kurusun pesindeyim.”

Bu sene Cannes film festivali tanitimlarinda Marliyn Monroe’yu hayata geçirdi. Onu hatirlamak aslinda gerekliydi. Gelin hep birlikte ruhunun huzur bulmus olmasini dileyelim. Herseye ragmen o hep bir efsane olarak kalacak, hayranlari onu hiç unutmayacak.

Sevgiyle kalin.

Nazan Saatçi

Mayis 2012, U.S.A

No comments:

Post a Comment